17 Temmuz 2013 Çarşamba

Gelmiş bulundum.

Şiirler yazdım, kitaplar okudum Elimde bir bardak aldım, onu yeniden oydum Derinlerde kaldım böyle bir zaman Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları Söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum.

13 Temmuz 2013 Cumartesi

Özgür Ruh

                        


Yine sabah kokusu erken vurmuş odama, alarmın çalmasına daha 5 dakika var.

Hemen hazırlanıp çıkmalıyım. Sokağın köşesinde aç karnına içtiğim sigaramın verdiği o iğrenç ve bir o kadar da ihtiyacım olan tat ile saate bakıp dururken apartman kapısının kapanma sesi ile yazlık elbisesi, çiçekli ve koyuya çalan turuncu bir elbise ile, beliriveriyor… Telaşlı bir şekilde üzerinde durmakta zorlandığı topuklu ayakkabılarıyla yürümeye başlıyor Galata'nın arnavut taşlı sokaklarında. Hemen arkasından her zaman ki mental tavırlarımla ilerlerken birden duruveriyor.. Bir şey unutmuş olacak ki geri dönüyor. Söylene söylene.. Apartmana giriyor kapı kapanmadan giriyorum peşinden Sesi bu kez belirgin bir şekilde çıkıyor, " Bir kere de geç kalmim şu soktuğumun iş yerine! " diye söylenirken, merdivenlere bıraktığı o güzel kokusu ile mest oluyorum. Derken evin kapısı kapanıyor. 1 saat geçiyor, zaman hızla ilerliyor 3. saate girerken bir el silah sesi ile irkiliyorum. 4 senedir ayrı bedenlerimizin birleşmesi an meselesi. Kalbimin durduğu günden beri, gökyüzünden onu bir an olsun yalnız bırakmayan ruhum huzurla kaplanıyor. Üzerime kapanırken tabutumun kapakları, fısıldadıklarını hatırlar gibiyim, "Çok sürmeyecek bu ayrılık, yakın zaman da yanına geleceğim" 4 sene geçmişti. Buluşmak yakındı, sevişmek an meselesi…

Yapabilirdi.

Bence beni tanısaydı sevebilirdi. Fakat ben onu, ona kendimi tanıtacak kadar sevdiğimi düşünmüyorum.
Herkesin hayalleri, amaçları ve bu dünyadan istediği bir şeyler vardır mutlaka. Ben dünyayı dolaşmak isterim, sen rock star olmak istersin, başka biri doktor olmak ister. Bu hayaller ve amaçlar bizi hayatta tutan önemli ögelerdir. Fakat hayallerimize ulaşacak kadar cesur olduğumuzdan emin değilim.
Bana inanmıyorsanız, Dostoyevski'nin "Yeraltından Notlar" kitabından birkaç alıntı yapayım da aklınızı karıştırayım.
 "...Yıkmayı ve kargaşayı içgüdüsel olarak sevmesinin nedeni sakın, amacına ermekten, yaratmakta olduğu yapıyı bitirmekten içgüdüsel olarak korkmasından olmasın? Nereden biliyorsunuz, o binayı belki kesinlikle yakından değil, yalnızca uzaktan seviyordur? ..."
 "...Ama insanoğlu hercai gönüllü, yakışıksız bir yaratıktır ve tek istediği de hedefin kendisi değil, ona varmak çabasıdır. ..."
"...Peki, insan aradığını bulduktan sonra nereye gidecek? En azından, bu çeşit hedeflere her vardığında tuhaf bir duyguya kapıldığı olur. Amacına doğru yürümeyi sever, ama ona varmayı hiç istemez. ..."
Favori kitabımdan da örnek göstermesem olmaz. Simyacı kitabındaki billuriyeciyi hatırlıyor musunuz? Santiago parasını çaldırdıktan sonra yanında çalışmıştı. O tüccarın da hayali hacca gitmekti. Santiago ona "Peki, Mekke'ye şimdi neden gitmiyorsunuz?" diye sorunca, tüccar, "Beni hayatta tutan Mekke'dir. Hepsi birbirine benzeyen günlere, raflara dizilmiş şu vazolara, iğrenç bir aşevinde öğle akşam yemek yemeye katlanacak güç veriyor bana. Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum, çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak." demişti.
Şimdi ne düşünüyorsunuz?
Benim en büyük hayalim dünyayı dolaşmak ve bunun sonu gelmez gibi düşünüyorum. Her zaman gitmediğim bir yer olacak gibi. Sonsuz bir hedef, hiç bitmeyecek gibi. Mesela rock star olmak kolay değil, bunu sadece uzaktan seviyoruz sanırım :)

Sansür

SANSÜR Sansür, çeşitli kavramların çeşitli yollarla kontrol altına alınmasıdır. Genelde hükûmet tarafından uygulanır. En somut amacı toplumu korumak ve devletin üzerinde kontrol sağlayacağı şekilde geliştirmektir. Genellikle toplumu etkileyen durumlarda/eylemlerde uygulanır ve ifâde özgürlüğünü bastırma amacı güdebilir. Ayrıca, sansür, toplu iletişimden kimi düşünceleri ve konseptleri çıkarma yoluyla algıyı kontrol etme eylemi olarak da nitelendirilebilir. Sansüre uğrayan şeyler tek bir kelimeden başlı başına bir kavrama kadar değişebilir ve değer sisteminden, ahlâkî yargılardan etkilenebilir. (wikipedi alinti)

Oyleyse sorariz; Ifade ozgurlugunu 'Sansur' adi altinda bastirmak mi suc? Yoksa haberlesme ve bilgilendirme platformlarinin, devlet tarafindan bir nevi filtrelenmesi mi ?

12 Temmuz 2013 Cuma

Başlamak Bir Eylemdir

   Selam vermek de öyle. Konuşmak bir eylemdir, susmak da öyle. Gündelik hayatta aklımıza gelebilecek yaptığımız her şey bir eylemdir.

-Şu sıralar pek güven olmasa da- TDK'ya göre;

eylem   
a. 1. Eyleme işi, fiil, hareket, aksiyon.
-Kelimelere olan fikri sabitlerimizden vazgeçmemiz elzem şayet amaç ilerlemekse.-
Örgüt,  bir araya gelen insanları anlatır. "Terör" bir sıfattır; sürekli yan yana durduklarını düşünmek yanılgıdır.
örgüt    
a. 1. Ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu birlik, teşekkül, teşkilat.
Özgürlük, canlıların en temel hakkıdır. En temel hakkını istemek ise en doğal eylemdir. Özgürlüğünü istemek, ulaşmaya çabalamak bir suç teşkil etmez.
özgürlük
2.Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet.
Alevi mezhebine mensup insanların 'dinsiz' olduğu önermesi taşımamızı istedikleri önyargılardan biridir.
Alevilik
Türkiye’de Sünnilik’ten sonra en fazla mensubu olan ikinci İslami inanıştır. Sünnilikteki Allah-Muhammed tamamlamasından farklı olarak, alevilikte Allah-Muhammed-Ali ile tamamlanan ve Ehl-i Beyt, Oniki İmamları esas alan bir inançtır. Alevilik içinde çeşitli tarikatlar bulunur. Bunlardan en tanınmışı Anadolu kaynaklı olan Bektaşilik. Bektaşilik Alevilik içinde bir tarikat olması nedeniyle Aleviliğin bütününü tanımlamazalevilik

(Kaynak: http://alevilik.nedir.com/#ixzz2YsDf3T6G)
Kürt; Laz, Çerkes gibi Anadolu mozaiğinde yer alan bir etmendir. Kürt demek terörist demek değildir.
Kürt, -t'ü    
öz. a. (kürdü) Ön Asya'da yaşayan bir topluluk ve bu topluluktan olan kimse.

Bu kelimelerin görüleceği üzere tek başına hiçbir zararı yok. Art niyetli insanların ellerinde 'sakıncalı' hale dönüştüler,  birer korku öğesi haline geldiler...

Unutmayalım ki korku; bilgisiz ve bihaber halkları yönetmenin en kolay yoludur.
Sessiz baslangiclar devaminda yerini cigliklara birakir.. O halde sessiz bir Merhaba..